Bu sene de Türkiye Enerji Zirvesi çok önemli bir kentimizde gerçekleşiyor. Zirvede sektörün tüm oyuncuları bulunuyor. Burada enerji dediğimizde sadece akaryakıt ve araç yakıtları, LPG değil tüm enerji ve ülkenin bir yerde dışa bağımlılığında çok önemli rol oynayan bir sektörden söz ediyoruz. Gerçi son zamanlarda özellikle elektrik üretiminde değişik alternatif kaynaklar yaratılarak çok önemli adımlar atıldı. Ancak yeterli değil ve daha da atılması lazım. Tabii ki doğal gaz, LPG bunlar da çok önemli ürünler. Gerek araçta kullanılması gerekse sanayide kullanılması açısından. Diğer yandan baktığımızda Türkiye’nin son yıllarda yaptığı ataklarla bu tip ürünlerin kendi sahalarından çıkartılması için değişik kuruluşlarla yaptığı aramalar sürüyor. Bunlar meyvelerini inşallah yakın zamanda verir.
Öncelikle Gaziantep başta söylediğim gibi önemli bir şehir. Gerek sanayi açısından, gerek tüketim açısından, gerek orada faaliyet gösteren bayilerin ve dağıtım şirketlerinin aralarındaki rekabet açısından, gerekse de doğu bölgelerindeki sınıra yakınlığı nedeniyle de bir kangren haline gelmiş kaçak yakıtın sızmasını önleyen birçok yerel bayi örgütünün ciddi faaliyetleri açısından. Sektöre katkı sağlamak için çok ciddi çalışmalarda bulunuyorlar. Bu da bir gerçek. Bu bakımdan ben sadece petrol ve LPG yani akaryakıt olarak araçlara satılan ürünler ve bir de rekabet açısından değerlendirmeye çalışacağım.
Rekabet, olmazsa olmaz bir hadise. Ancak rekabetle, uygulamaya çalıştığınız ekonomik sistemin de bir paralellik göstermesi gerekiyor. Çünkü bazı ekonomik sistemlerde rekabeti uygulayamazsınız. Devletçi bir ekonomi uyguluyorsanız rekabetten söz etmek o kadar kolay olmaz. Çünkü bu tek elden, tek marka demek. Bugün böyle bir sistemin içinde değiliz. Görünürde değiliz. 70-80 dağıtım şirketi ve bunların 13 bin tane bayisi bulunuyor. Ancak zaman zaman uygulamalara baktığımızda sanki devletçi ekonomi kararları alınıyormuş gibi gözüküyor. Ama konuşmalara gelince piyasa ekonomisinden bahsediliyor. Bence bu çok ciddi bir tenakuz oluyor. Ayrıca gene rekabet hukuku açısından, çok önemli kararlar alınan 2009 yılında, rekabeti yaratmak, piyasaya yeni giren oyunculara yer açmak adına yapılan birçok değişiklikler yaşadık. Tabi bu değişiklikler sektöre çok ciddi külfetler de getiriyor. Neticesinde petrol ve LPG açısından piyasadaki rekabetin oluşması için hiçbir kimse de elindeki şebekeyi kolay kolay başkasına kaptırmak istemiyor. Biraz geriye dönersek, 1998 yılında başlayan otomatik fiyatlandırma mekanizmasıyla fiyat serbestliği tam olarak başlamasa da sübvansiyonun kalktığını söyleyebiliriz. Fiyat serbestliği de 2005 yılında oldu. Sübvansiyonun olduğu dönem de bu şirketler varlıklarını ve dağıtım yapmayı sürdürüyorlardı. Ancak o zaman ithalat yasaktı ama bugün ithalat serbest. İthalatın serbest olması maliyetler açısından çok değişiklikler yaratıyor. Yani rekabet sadece fiyatlarla değil. Her alanda vazgeçilmez bir unsur olarak devam etmeli, bu arada otoritenin aldığı kararlar da rekabeti engellememeli. Bir noktada bazen rekabet engelleniyor. Sanırım onun için de rekabeti engelleyici faktörlerin tartışılacağı oturum kondu. Eğer öyle olmasaydı bu oturum da konmazdı zaten.
Diğer yandan yakıtlara geçersek; aynı konu yakıtlarda da var. Efendim bu pahalıya satılıyor bu yüzden farklı ürünü satamazsın. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde olamaz. Eğer biz bu modeli seçiyorsak koyarsın, tüketici bakar, bütçesine göre bunu kullanır. Eğer ürün spectine bakarsanız, ülkede satılan ürünlerin spectlerinin de belirlenme tarihleri çok eski değil. Neredeyse 1997 yıllarında belirlendi. Ondan önce sadece kesafet. Yani işte şu kesafet aralığında olan benzindir, o kesafet aralığında olan da motorindir diye geçiyordu. Oktandan, setandan veya farklı katıklardan bahsedilmiyordu. Bugün bunlar var ama fiyat baskısı yüzünden yavaş yavaş kalkıyor. Tabi bu ihtiyaçlar ülkede kullanılan araçlar gözetilerek karar verilmeli. Ülkede otomotiv ithalatında yapılan, verilen izinlerle gelen araçların sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için gerekli yakıtların olması gerekli. Bunlar gözetilerek bu yakıt yelpazesi de düzenlenebilir. Ancak bu noktada otoritenin üzerine düşen yakıt gerçekten farklı mı değil mi buna bakmak. Eğer siz yakıtın sadece adını değiştiriyorsanız bu olmaz. Yakıtın içeriğinin değiştirilmesi gerekiyor ki zaten onu değiştirmezseniz tüketici bunun faydasını görmez ve almaz. Bu yüzden çuvalın içindeki çürük elmaları, iyi elmaları iyi ayırt etmeli ve devletin ticaretin içinde çıkması ve denetleme rolünü yapması gerekiyor. Bugün denetleme rolü neredeyse bayiye kadar inmiş durumda ve bu da çok ciddi maliyetler demek. Önemli olan benim kanımca, toplantı yapmak değil. Önemli olan alınan kararları hayata geçirmektir. Dolasıyla ümit ediyorum ki bu Zirve’de de sunulan ön görüler doğrultusunda otorite kararlarını revize eder ve kendisi için çok büyük gelir sağlayan enerji sektörünü daha sağlıklı ve verimli çalışmasını sağlar.
Ürünlere baktığımızda bizim komşu ülkelerimizde araçlarda doğal gaz kullanıyor. Ama baktığımız zaman satış noktalarının düzenlenmesine bu ürünlerin kullanıldığı ülkelerdeki altyapının ve yatırımının bizde olmadığını görüyoruz. Maliyetlerinin de gayet yüksek olduğunu görüyoruz. Satış fiyatı açısından doğal gazın araçlarda kullanılması için düşük belki ama doğal gaz kullanabilecek makinaya sahip araçların olması gerekiyor.
Ayrıca doğal gazı satış noktasında satışa sunabilmek için, deklare etmek için yatırımın da olması lazım. Çünkü daha yüksek basınç altında sıvı olan olduğundan dolayı burada kullanılacak kompresörler ciddi maliyetleri olan ürünlerdir. Artı bunun nakliyesi, bildiğim kadarıyla birçok ülkede boru hattıyla yapılıyor. Tankerle nakliyesi ise zaten içinde bulunduğumuz trafik sıkışıklığında bir problem olur. Özetle bütün öğeler bir araya getirilerek bir yere varılmalı. Ayrıca ülkemizde çıkan doğal gazın da bu şekilde kullanılması daha rantabl olur. Onu da dolar gibi bir kurla alıyorsanız, bir soru işareti daha oluyor. Ama neticesi itibariyle araçlarda kullanılan petrol ürünlerinin, dünyadaki stokların ve bunun gidişatı, üretici ülkelerin politikaları, zaman zaman petrolün varilin fiyatının gerek siyasi gerek ekonomik gerekse sosyal olaylardan dolayı ani çıkışlar göstermesi bizim gibi üretici olmayan ülkeyi zor durumda bırakıyor.
Kaynak Petrotürk
Aylara Göre Haber Sayıları: Haberleri görmek için sayıların üzerine tıklayın.
Yıllar | Oca. | Şub. | Mar. | Nis. | May. | Haz. | Tem. | Ağu. | Eyl. | Eki. | Kas. | Ara. |
2024 | 35 | 40 | 27 | 0 | 0 | 0 | 0 | 0 | 0 | 0 | 0 | 0 |
2023 | 46 | 37 | 55 | 111 | 55 | 43 | 50 | 52 | 48 | 44 | 24 | 35 |
2022 | 80 | 89 | 110 | 58 | 77 | 91 | 54 | 50 | 49 | 62 | 60 | 59 |
2021 | 34 | 41 | 62 | 51 | 43 | 41 | 36 | 40 | 51 | 59 | 41 | 58 |
2020 | 13 | 7 | 28 | 71 | 51 | 38 | 27 | 14 | 29 | 32 | 41 | 43 |
2019 | 26 | 25 | 25 | 18 | 15 | 27 | 15 | 22 | 24 | 21 | 17 | 20 |
2018 | 17 | 30 | 22 | 13 | 32 | 19 | 20 | 19 | 41 | 43 | 46 | 37 |
2017 | 23 | 17 | 34 | 17 | 23 | 29 | 27 | 27 | 24 | 31 | 28 | 27 |
2016 | 23 | 34 | 21 | 41 | 27 | 29 | 7 | 25 | 13 | 27 | 26 | 26 |
2015 | 18 | 19 | 30 | 25 | 5 | 23 | 21 | 29 | 13 | 21 | 8 | 30 |
2014 | 18 | 13 | 21 | 19 | 18 | 13 | 9 | 15 | 9 | 11 | 22 | 23 |
2013 | 20 | 16 | 23 | 24 | 22 | 29 | 22 | 20 | 17 | 20 | 18 | 23 |
2012 | 22 | 34 | 49 | 30 | 24 | 27 | 26 | 23 | 13 | 17 | 9 | 25 |
2011 | 9 | 6 | 11 | 12 | 8 | 18 | 18 | 8 | 4 | 11 | 18 | 16 |
2010 | 14 | 14 | 15 | 10 | 8 | 7 | 14 | 5 | 12 | 4 | 7 | 26 |
2009 | 16 | 23 | 23 | 17 | 26 | 41 | 51 | 38 | 17 | 28 | 31 | 23 |
2008 | 3 | 5 | 3 | 2 | 2 | 8 | 7 | 11 | 8 | 17 | 28 | 15 |