HABERLER
  • Brent petrolün varil fiyatı 90,38 dolar
  • Brent petrolün varil fiyatı 89,92 dolar
  • Günlük üretim 40 bin varili aştı
  • Araç sahipleri dikkat! 1 Ocak΄ta başlıyor...
  • ABD΄de petrol üretimi rekor kırdı
  • Brent petrolün varil fiyatı 89,74 dolar
  • Petrol fiyatları 5 ayın zirvesinde
  • Libya petrolü Sudan iç savaşını körüklüyor mu?
  • Brent petrolün varil fiyatı 87,28 dolar
  • Rusya Petrol Üretimini Düşürecek
  • Brent petrolde Paskalya tatili nedeniyle işlemlere ara verildi
  • Türkiye’nin petrol ithalatı ocakta yüzde 11,02 arttı
MALİYETİN ALTINDA SATIŞ HAKİM DURUMDA İHLALDİR

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı Enerji Petrol Gaz’a konuştu.

Kaldırımcı, sektörde hakim durumda şirket bulunmadığı için maliyetin altında yapılan satışların Rekabet Hukuku açısından ihlal yaratmadığını söyledi.

Hakim durum yok

KAÇAK ve standart dışı yakıtların Rekabet Kurumu’nun görev alanında olmadığını belirten Kaldırımcı, Rekabet Kurumu’na intikal eden düşük fiyatlı satışlara ilişkin şikayetlerin, bu satışları gerçekleştiren teşebbüsler hakim durumda olmadığı için reddedildiğini vurguladı.

Ön araştırma açıldı

AKARYAKIT sektörüne yönelik olarak fiyatlar konusunda ön araştırma başlatıldığını söyleyen Kaldırımcı, bu ön araştırma sonunda soruşturma açılıp açılmayacağına karar verileceğini ifade etti.

 

2008 yılında yayınladığınız Petrol Sektörü Raporu sonrasında, “intifa kararları” olarak anılan RK kararlarının uygulanması ve ardından da EPDK’nın bir dizi düzenlemesi ile akaryakıt sektörünün dinamiklerinde bir değişim yaşanmaya başladı. Bu raporun ve uygulamaların bütününün sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rekabet hukuku düzenlemeleri kapsamında sağlayıcılara bayileri arasındaki anlaşmalarda yer alan rekabet etmeme yükümlülüğünün ya da daha genel ifade ile tek elden satın alma yükümlülüğünün süresi beş yıl ile sınırlandırılmıştır. Akaryakıt sektörü özelinde yapılan değerlendirmeler sonucunda ise intifa ve tapuya şerh edilmiş kira gibi sözleşmelerin bayi üzerindeki rekabet yasağının süresini fiili olarak uzattığı tespiti yapılmış ve bu tür sözleşmelerin de süre olarak beş yıl sınırına uyumlu hale getirilmesine yönelik kararlar alınmıştır. Burada belirtmek gerekir ki, söz konusu kararların alınmasında kurumumuzca hazırlanan Akaryakıt Sektör Raporu’ndaki tespitler ile Danıştay’ın Total-Akdağ kararı ve akademisyenlerden alınan görüşler son derece belirleyici olmuştur.

Kurulun yeni yaklaşımı doğrultusunda 18.09.2005 tarihinden önce yapılıp da anılan tarih itibariyle bakiye süresi 5 yılı aşan anlaşmaların 18.09.2010 tarihinde; 18.09.2005 tarihinden sonra yapılan anlaşmaların ise yapıldıkları tarihten itibaren beşinci yılın sonunda uygulanmalarına son verilmesi gereği ortaya çıkmıştır. İzleyen süreçte konu ile ilgili olarak pek çok şikâyetle ilgili Rekabet Kurulu tarafından karar alınmış ve akaryakıt sektöründe bayilik anlaşmalarının işleyişine ilişkin olarak önemli bir yapısal dönüşüm süreci başlamıştır.

“18 Eylül süreci” olarak adlandırılan süreç kapsamında dağıtım şirketleriyle toplamda 7000’i aşkın bayii arasında imzalanan dikey anlaşmalar yenilenmiş yahut sonlandırılmıştır. Süreç içerisinde 2010 verilerine göre 1156 bayii, yeni dağıtım şirketleriyle anlaşmıştır. Bu çerçevede dağıtım şirketlerinin sahip oldukları bayii sayılarında küçük dağıtım şirketleri lehine bir değişim gerçekleşmiş ve büyük oyuncular belirli oranlarda pazar kaybına uğrarken, küçük dağıtım şirketlerinin pazar payında küçük oranlarda artışlar gerçekleşmiştir. Ancak bu noktada ifade edilmesi gereken husus şudur ki; her ne kadar kısa dönemde biraz önce bahsettiğim şekilde bir takım sayısal analizler ortaya koyulabilse de, intifa konusunda verilen kararların esas itibariyle Türkiye akaryakıt piyasasında yapısal bir takım değişikliklere yol açtığı, dolayısıyla kararların rekabetçi yapıya etkilerinin orta ve uzun vadede daha sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye konu olabileceği unutulmamalıdır.

“Dikey değer zincirinin tamamını ele almak önemli bir yaklaşım”

Bu noktada unutulmaması gereken bir başka nokta ise, akaryakıt piyasalarında rekabetin tesisi bakımından ele alınması gereken tek konunun bayilik sözleşmeleri ve intifa sürelerinden kaynaklanan problem olmadığıdır. Rafinaj, dağıtım ve bayiler gibi çıkar çatışmaları bulunan paydaşların yer aldığı bir piyasa yapısından şüphesiz rekabetin tesisi bakımından önem arz eden birçok farklı konu bulunmaktadır. Sadece akaryakıt piyasalarını değil genel olarak enerji piyasalarında serbestleşme sürecinde yaşanan problemlerin başında; rekabeti tesis etmek üzere yapılan bir takım düzenlemelerin ve müdahalelerin, piyasa yapısının başka noktalarında yeni sorunlar ortaya çıkarabilmesi gelmektedir. Bu nedenledir ki, üst pazar olan rafinajda TÜPRAŞ’ın hakim konumu ve ayrıca dağıtım seviyesindeki oligapolistik piyasa yapısı da dikkate alınarak fiyatlandırmadan tutun da istasyonlar arası mesafe kısıtlarına kadar birçok konuya ilişkin düzenlemelerin –dikey değer zincirinin tamamını dikkate alacak şekilde bütüncül bir yaklaşımla – ele alınması büyük önem taşımaktadır.

 

Yapılan son zamların ardından Rekabet Kurumu’nun benzin fiyatları ile ilgili yürüttüğü bir süreç var mı? Akaryakıt sektörüne yönelik bir şikâyet veya inceleme söz konusu mu?

Bildiğiniz üzere 2008 yılında akaryakıt sektöründeki fiyat hareketleri ile ilgili olarak Rekabet Kurumu tarafından bir ön araştırma gerçekleştirilmişti. Ayrıca TÜPRAŞ’ın faaliyetleriyle ilgili olarak kurumumuza intikal eden başvurular üzerine geçtiğimiz yıllarda çeşitli incelemeler de yapılmıştır. İçinde bulunduğumuz dönem bakımından yüksek akaryakıt fiyatlarına ilişkin kamuoyunda bir takım şikayetlerin bulunduğu görülmektedir. Akaryakıt fiyatlarında vergilerin payı önemli bir etken olmakla birlikte, rafinajda tek bir firmanın bulunması ve dağıtım firmalarının fiyat hareketlerinin benzerliği gibi hususlar bir takım soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle dönem dönem vergi dışı fiyatlar bakımından da akaryakıt fiyatlarının incelenmesi gerekebilmektedir. Bu kapsamda sektörde faaliyet gösteren teşebbüslerin 4054 Sayılı Kanun’a aykırı davranıp davranmadıklarının tespiti bakımından rutin inceleme ve çalışmalar yürümektedir. Bunların dışında yeni bir gelişme olduğunda kamuoyunu bilgilendirme mahiyetinde açıklamalarımız olacaktır.

Akaryakıt sektöründe özellikle sektör dışı unsurlar tarafından hileli yakıtların satılması, bazı istasyonlarda, rafineri ve ithalat fiyatlarının altında fiyatlarla satış yapılması konusunu Rekabet Kurumu nasıl değerlendiriyor?

Genel olarak belirtmek gerekirse hileli bir ürün satışı ya da yanıltıcı reklam gibi haksız rekabet teşkil edebilecek davranışlar Türk Ticaret Kanunu kapsamında değerlendirilebilecek hususlardır. Akaryakıt ürünleri bakımından hileli ya da standart dışı yakıt olarak tanımlanan ürünlerin tespiti ve tasfiye edilmesi 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nda ve ilgili ikincil mevzuatta düzenlenmektedir. Bu çerçevede kaçak ve standart dışı ürün satışına ilişkin EPDK denetimleri söz konusu olmakla birlikte özellikle “ulusal marker” uygulaması kapsamında bu denetimler yoğun bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle söz konusu hileli satışlar Rekabet Kurumu’nun görev alanı dışında kalmaktadır.

Rekabet hukuku bakımından maliyetlerin altına satış yapılması ancak hakim durumdaki teşebbüsler tarafından gerçekleştirilmesi halinde bir rekabet ihlali olarak değerlendirilebilmektedir. Bugüne kadar akaryakıt sektöründe bahsettiğiniz şekilde düşük fiyat satışlarına ilişkin şikayetler değerlendirilmiş olmakla birlikte söz konusu düşük fiyatları gerçekleştiren teşebbüsler hakim durumda olmadıkları gerekçesiyle şikayetler reddedilmiştir. Daha önce de belirttiğim üzere bu husus rekabet hukuku uygulamalarından ziyade haksız rekabeti önleyici politikaların ve sektörel düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması halinde giderilebilecek alanlardır.

 

“Birleşme-devralma ve üretim özelleştirmelerinde hakim duruma dikkat ediyoruz ”

Ekim 2011’de Ankara’da düzenlediğimiz II. Türkiye Enerji Zirvesi’nde elektrik dağıtım özelleştirmeleri ile üretim sektörü arasında bir hakim durum tesis edilmemesine ilişkin uyarınız gündeme damga vurmuştu… O günden bugüne devri gerçekleşmeyen ihaleler dışında bir değişiklik olmadı. Üretim özelleştirmeleri de yine hala gündemde… Rekabet Kurumu’nun bu konudaki kırmızıçizgileri nelerdir?

Rekabet Kurulu, birleşme- devralma işlemlerine ve özelleştirmelere yönelik değerlendirmelerinde, teşebbüslerin, hakim durum yaratmak veya mevcut hakim durumunu güçlendirmek suretiyle belli bir piyasadaki rekabeti önemli ölçüde kısıtlamasının önüne geçmeye çalışmaktadır. Bu çerçevede Kurul, yalnız elektrik piyasasında değil, tüm mal ve hizmet piyasalarından birleşme – devralma işlemlerini incelerken, yatay ve dikey bütünleşme ile etkilenen pazarlar açısından değerlendirmeler yapmakta ve işlem sonucunda hâkim durumun oluşması veya güçlendirilmesi gibi bir sonucun ortaya çıkıp çıkmayacağını belirlemeye yönelik tespitlerde bulunmaktadır.

Dikey bütünleşmeler, tarafların birbirini tamamlayıcı faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkabilen etkinlik ve işlem maliyetlerin azaltılmasına imkan sağlaması nedenleriyle bazı olumlu etkileri olduğu da kabul edilirken, bir taraftan da tarafların ilgili ürün pazarlarındaki konumuna bağlı olarak pazarın rekabete kapanması riskini ortaya çıkarması da söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla dikey bütünleşme konusu, olumlu ve olumsuz etkilerin birlikte değerlendirmeye tabi tutulması gereken zor bir alandır.

 

“Üretim ve dağıtımda dikey bütünleşme konusunda kırmızı çizgilerimiz yok”

Bu kapsamda netlik kazandırmak bakımından belirtmek gerekir ki, Rekabet Kurumu’nun, üretim ve dağıtım faaliyetlerinin dikey bütünleşmesine ilişkin kırmızı çizgileri bulunmamaktadır. Nitekim dağıtım özelleştirmeleri çerçevesinde, elektrik dağıtım şirketlerinin hisselerini devralmasına izin verilen teşebbüslerin pek çoğunun elektrik üretimi alanında faaliyetleri bulunmaktadır. Rekabet Kurulu, birleşme – devralma işlemlerinin dikey bütünleşme etkilerini tüm sektör açısından dikkate almakta ve bu konudaki değerlendirmelerini, devralan her birinin kendi özelliklerine göre yapmaktadır. Bu çerçevede, devralan tarafların faaliyet alanlarına ve söz konusu faaliyetlerin ölçek büyüklüğüne bağlı olarak farklı değerlendirmelere gitmek mümkün olmaktadır.

Dolayısıyla, herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek bakımından, Rekabet Kurumu’nun, elektrik üretim ve dağıtım faaliyetlerinin dikey bütünleşmesine yönelik doğrudan bir yasaklama yöneliminin bulunmadığı belirtilmelidir. Rekabet Kurulu’nun yaptığı değerlendirmelerde, esas itibariyle, işleme konu tarafların özellikleri, faaliyetlerin niteliği ve kapsamı dikkate alınmakta ve bu çerçevede bir hâkim durum değerlendirilmesi yapılmaktadır. Rekabet Kurulu’nun söz konusu yaklaşımının, bundan sonraki özelleştirme işlemleri bakımından da geçerli olacağını söylemek mümkündür.

“Akaryakıtta soruşturma açılıp açılmayacağına karar verilecek”

Rekabet Kurumu, 24Mayıs’ta dağıtım şirketlerine bir inceleme gerçekleştirdi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yapılan bu inceleme ne anlama geliyor?

Kurumumuzun rutin çalışmaları çerçevesinde tanımlanabilecek bir konu. Biliyorsunuz zaman zaman şikayetler geliyor, medyada zaman zaman haberler çıkıyor, yorumlar yapılıyor. Biz bütün sektörlerde olduğu gibi bu alanı da kendi görev alanımız kapsamında telakki ediyoruz. Duyarlı olmamız gereken bir alan gibi görüyoruz ki önemli bir sektör. Bu konuda olan biteni en azından daha yakından görebilmek adına kurumsal bilgi birikimimizi arttırmak adına, geleceğe ilişkin daha sağlıklı kararlar verebilmek adına arkadaşlarımız bir inceleme yaptı ve bir ön araştırma süreci başlamış oldu. Her zamanki gibi kurumumuzun yoğun çalışmaları kapsamında telakki edilebilecek bir başlık bu.

İncelemeden sonra süreç nasıl devam edecek?

Uzman arkadaşlarımız konuyla ilgili rapor hazırlar, kurulumuza gelir. Kurulumuz elde edilen bilgileri, belgeleri, değerlendirmeyi göz önüne alarak tüm ön araştırmalarda olduğu gibi bir karar verir. Ön araştırma sonucunda bir soruşturma açılmasına da karar verilebilir, varsa şikâyetlerin veya başvuruların reddedilmesi gibi bir yola da gidilebilir. Yani ya soruşturma açılır ya da soruşturma açılmasına gerek görülmediği gibi bir kanaat hüküm haline dönüşür.

“İcap ederse LPG’de de yapılır”

LPG sektöründe de akaryakıt sektöründe olduğu gibi bir inceleme var mı?

Şu an net açık bizim karar aldığımız veya bu alanda da bir araştırma yapalım dediğimiz türden bir araştırma yok. İcap ederse her zaman açığız. Önceden planlanmış, belli bir takvime bağlanmış bir

çalışma olarak nitelendirilmeyecek konular esasında bu konular. İcap ettiğinde gerekçe ortaya çıktığında, lüzumuna inanırsak böyle bir çalışma yapılabilir.

 

Kaynak                 ENERJİ PETROL GAZ

HABER ARŞİVİ

Aylara Göre Haber Sayıları: Haberleri görmek için sayıların üzerine tıklayın.

Yıllar Oca. Şub. Mar. Nis. May. Haz. Tem. Ağu. Eyl. Eki. Kas. Ara.
2024 35 40 30 10 0 0 0 0 0 0 0 0
2023 46 37 55 111 55 43 50 52 48 44 24 35
2022 80 89 110 58 77 91 54 50 49 62 60 59
2021 34 41 62 51 43 41 36 40 51 59 41 58
2020 13 7 28 71 51 38 27 14 29 32 41 43
2019 26 25 25 18 15 27 15 22 24 21 17 20
2018 17 30 22 13 32 19 20 19 41 43 46 37
2017 23 17 34 17 23 29 27 27 24 31 28 27
2016 23 34 21 41 27 29 7 25 13 27 26 26
2015 18 19 30 25 5 23 21 29 13 21 8 30
2014 18 13 21 19 18 13 9 15 9 11 22 23
2013 20 16 23 24 22 29 22 20 17 20 18 23
2012 22 34 49 30 24 27 26 23 13 17 9 25
2011 9 6 11 12 8 18 18 8 4 11 18 16
2010 14 14 15 10 8 7 14 5 12 4 7 26
2009 16 23 23 17 26 41 51 38 17 28 31 23
2008 3 5 3 2 2 8 7 11 8 17 28 15
Haber Tarih Aralığı: 2012 - 6. ay
  • EPDK 6.252.759 TL CEZA KESTİ … (20 Haziran 2012 Çarşamba)
  • ULUSUMUZUN BAŞI SAĞOLSUN (19 Haziran 2012 Salı)
  • TKİ (10 Haziran 2012 Pazar)
  • OYUN KURALINA GÖRE OYNANMALI (6 Haziran 2012 Çarşamba)