Ticaretin olduğu yerde rekabetin olması kaçınılmaz bir durum. Rekabet etmek, rekabeti tek başlık altında toplayıp sadece fiyatta rekabet etmek anlamında gelmez. Rekabet, farklı şeyler yaparak kendini ön plana çıkarmak ve tercih sebebi olmak için bir takım şeyler yapmaktır. Ancak tabii ki rekabetin de belirli kurallar çerçevesinde yapılması gerekir.

Sektörümüzde maalesef çok uzun zamandan beri, her dönemde akaryakıt fiyatlarının pahalılığından şikayet ediliyor. Bu şikayet ettiğimiz ürün, bizim ürettiğimiz bir ürün değil. Üretsek bile onun da bir üretim, kuyudan çıkartıldığında rafinaj, ardından da dağıtım maliyeti söz konusu olacak. Bunların içerisinde vergi oranlarını hesaba kattığımız zaman, ardından dövize çevirdiğimiz zaman dünyadaki tüm ülkelerle kıyaslayıp, Türkiye’de çok pahalı olduğu sonuçları ortaya çıkıyor ve sonunda da bir çok spekülasyon doğuyor. Rekabetin unsurlarından biri olan fiyat rekabetini yaşamak bayilerin çok alışık olduğu bir durum değil. Uzun süredir fiyatta rekabet süregeliyor. Bayiler arası fiyat rekabeti var deniliyor ama dağıtıcılar arasında bir fiyat rekabeti söz konusu.

Pompadaki satış fiyatlarında olan rekabet çok doğal bir durum. Bunda hiç kimsenin bir sözü olamaz. Ama uzun zamandan beri bu durumu yaşamamış kitleler açısından bu durum, enteresan karşılanır. Çünkü satış kaymaları yaşanıyor. Yeni firmalar sektöre gelip, değişik sistemler uygulayarak satış kaybı yaşatıyorsa, bu durum bayiye alışılmışın dışında gelir. Yeni bir oyuncu sektöre girip, iyi bir satış grafiği yakalıyorsa, bu müşteriler etrafındaki diğer meslektaşlarından gelen müşterilerdir. Bu durumdan az etkilenenler olduğu gibi çok etkilenenler de var. Buna göre vaziyet almak söz konusu. Bu duruma göre alınacak vaziyetler de bayi ve dağıtıcı ile birlikte alınır. Çünkü bayiler kendi başlarına kolay kolay hareket edemez. Masraf unsurlarını gözden geçirmek lazım.

Sektörümüzde standart masraf unsuru da yok. Her işletmenin kendine özel durumları, kullandığı alan, pompa sayısı ve çalıştırdığı personel söz konusu. Bu kalemlerdeki masraflarını müşteriyi rahatsız etmeyecek boyutta gözden geçirmek durumundalar. Zaten diğer önemli etken de promosyonların yasaklanmasıydı. Bunun bir kısmını da ona giden masraflar karşıladı. Böyle bir denge oluştu. Bu denge zaman içerisinde uygulanacak olan stratejilere bağlı olarak değişkenlik gösterecek. O stratejiyi de bayiler belirleyemez. Bayiler o stratejinin belirlenmesinde ancak rol alabilir. Karar mekanizması olamaz. Çünkü bu, ulusal ve uluslar arası şirketlerin yönetim mekanizmalarının ve idarelerinin ön göreceği boyutlarda bir durum. Odaklanmak gereken tek şey de müşteri memnuniyeti olmalı. Çünkü hiçbir bayi satış noktasının kötü gözükmesine, tercih edilmemesine tahammül edemez. Masraf, kar ve satışla orantılıdır. Satış kaybı varsa, finansal giderlerdeki masraflar iner.

Çok önemli bir unsur daha var. O da hala daha kayıt dışı ve kaçağın söz konusu olmasıdır. İşte bu noktada tüm dengeler bozuluyor. Kayıt dışı ve kaçağın devam ettiği sürece, tümüyle sıhhatli bir piyasadan da bahsedilemez. Oyun kurallarına göre oynanmadığı için zarar görülüyor. Bence bayiler fiyat rekabetinden değil, haksız rekabetten şikâyetçidir. Çünkü ticaret yapan bir kimse rekabet etmemeyi düşünemez. Ama haksız rekabete karşı tavır alabilir.

Aylara Göre Haber Sayıları: Haberleri görmek için sayıların üzerine tıklayın.